59dcf_h
Madde 115
Kasım 2004
24. Yaş

Özbey Amcam
Bilgisayarlarımız çalınmasın diye her gece dükkanda kalıyordum.
Buna dayanamayan amcam bir gece kafeye geldi ve
“Bu gece bekçi benim. Sen benim arabayı al, git evinde yat,” dedi.
Çok sevinmiştim.

Arkasında ‘Büyüyünce otobüs olacak ağbisi’ yazan minik bir minibüs.
“Aman amca,” dedim, “bu arabanın kaydı kuyudatı var mı?”
“Ne lazım ki zaten,” dedi. “Vizesi yok, ruhsatın bir yaprağı jandarmanın elinde,
sigorta-kasko zaten hiç olmadı, arabayı ayık kafayla pek sürmedim.” dedi.
Eliyle parmak arası terliğini düzeltti ve
“Bilmiyorum yegen, her şeyim tam oldu mu içim rahat etmiyor.
Ama böyle eksik meksik, daha bi iyi sürüyorum sanki. Yoksa deliriyorum.” demesin mi.

Aslında doğru! Ölmüş eşek kurttan korkmaz.
Ben ne denli disiplinliysem, amcam o kadar layüseldi.

Kafeyi ona bırakıp çıktım. Araçtaki deterjan kokusu başımı döndürüyordu.
Aracı neden ayık kullanmadığını anladım. Boş bira şişeleri her yerdeydi.
Araba dördüncü denememde zor çalıştı. Ulukent’teki eve doğru yola koyuldum.
Saat gecenin ikisi, hava kapalı ve bulutluydu; serin esen rüzgar,
kararmış yaprakları ağaçlardan söküp ıslak asfalta konfeti gibi döküyordu.
Minik külüstür ve ben, geceyi yararak ilerliyorduk. Çevirme olmayan köy yoluna saptım. Arkamda jandarma cipini fark edince kızgın bir demirle dağlanmış gibi oldum.
Tepe lambaları yanık, sirenleri kapalı sessizce geliyordu. Aylarca bu araçla yakalanmayan amcam, yarım saatte yakalandığımı duysa inanmazdı. Sağa çekip durdursalar, yediğim cezayla Türkiye’nin cari açığı kapanabilirdi.
Sonsuzluk kadar uzun bir yirmi dakika arkamdan geldiler.
Neyse ki korkulan olmadı. Sağ salim eve vardım.
Ertesi gün de arabayı amcama teslim ettim.
8c981_o
Doktrin: “Ne kedi s*kiyim ne s*kim tırmalansın.” – Türkiye