47186706562_62c2dedf6d_o
Bir hoca, “Test sayısı, vaka sayısının yüz katı olmalı.” dedikten sonra gaza gelen öbürü,
“Test krakerleri değiştirilmeli” demesin mi!..

Virüsün takat sınırı kafaları karıştırdı:
Plastikte 3 gün yaşıyormuş…
Abi vürüs ormanlık alanda bir hafta yaşıyor…
Bear Grylls mi bu vürüs de hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Ya zaten bu vürüs Türkiye şartlarında 1 hafta yaşasın onu VÖH ilan ederim.
Vürüs Özel Harekat oluverir.
Bu vürüs asgari ücretle bu ülkede yaşasın, yeter.

Evlilik programı izleyip evde turşu yapan teyzeler bile aşı yapmayı öğrendi.
Ekmek aşı, ama artık idare edin.
Canlı yayın soruları da pek güzel:
“19 yaşında öğrenci evinde 1 aydır karantinadayım çıkarsam bir şey olur mu?”
Be çocuk! Şu an o ekosistemde zaten covid-19’dan covid-31’e kadar hepsi vardır.
Çıkmadan evi bir mikrobiyoloğa inceletmeli.

Öksürerek bulaşır mı?
Camı açsam vürüs gelir mi?
Kapıyı açsam virüs aleyhisselam eve girer mi?
Vürüslü birinin dişlediği nutellağlı ekmeyi yesem vürüsle tanışır mıyım?
Erkek kardeşimde geçen ay covid-19 pozitif çıktı.
Avcunda tuttuğu osuruk bonbasını yüzüme atsa vürüslenir miyim?

*

Camiler kapanmıştı; demek vürüs oralara meraklı.
Avm’lerde yok, sahillerde var.
Marketlerde yok, restoranlarda var.
Hafta sonu evlere kapanıyoruz, hafta içi her yer ana baba günü.
Demek bu virüs hafta sonu mesai yapıyor, hafta içi de tatil…

Size de garip gelmiyor mu?
%90 güvenlik, %10 serbestlikle aylar geçirdik.
Tarih 1 Haziran der demez, ibreyi %90 serbestlik, %10 güvenliğe düşürdük.
49817516972_27dfc251bd_b
Sürü bağışıklığına geçtik.
Ve ne vaka sayıları arttı, ne ölümler…
Sizce de bir tuhaflık yok mu?
Bu kadar kolaysa ne bekliyorduk?
Bu kadar zorsa neden çabuk normalleştik?

Cafeler açılınca ilk iş olarak,
Dostoyevski’yle dost olup Çaykovski’yle çay içip hesabı da Göte’ye ödetmek lazım.

*

Karantina çok sıkıcı… Sokağa çıkmak serbest olsun,
ama vürüslü kişinin boynuna kısık sesli “Bana Yaklaşmayın” tabelası asılsın.

Eldiven, özel kıyafet, maske, şeffaf yüz koruyucuyla İnstagram’a fotoğraf koydum,
Nasa beni layklamış.

Gün içinde nefes alıp verdikçe ıslanan maskemi ara sıra öpüyorum.
Peki maskenin bundan haberi var mı?

Rengarenk maskeli yüzler dolaşmaya başladı.
Yüzünü kapatmak birilerinin işine geldi:
Maskeli balo ve onun sahte yüzleri.

*

“Maske nemlenirse daha bulaşıcı olabilir.
Sadece hastayken takılmalıdır.” deniyorken, DSÖ onayladıktan sonra,
her yerde bir maske zorunluluğu.
Milletin kafayı aşureye çevirdiler.

Bazı virüsten korunma çözümleri de enteresan:
“Sarımsak yiyin, pek bir işe yaramaz ama kokudan yanınıza yaklaşmadıklarından
sosyal mesafeniz korunmuş olacak.”

Çenesinde olan mı dersin, maskeyi ağzı yerine g*züne takan mı dersin,
annesinin göz bandını maske diye takan mı ararsın…
Puantiyeli tangadan maske yapan mı ararsın…
Tüm bunlar aklıma nedense şu repliği getirdi:
0_b
Doktrin: “- Maskenin seni öldüreceğini sandık.
– Maskeyi ben takıyorum, o beni takmıyor.” – The Man in the Iron Mask