Önsöz
İnsan nasıl ansızın konuşma kabiliyetini yitirecek kadar sinirlenir?Sf: 11
Halkın yanlış algısına karşın, psikiyatrik müdahalelerle psikozun, depresyonun ve kaygının belirtilerinin azaltıldığı ve sıkça da yok edildiği ortaya konmuş durumda. Ancak pek çok insanın yardıma erişimi yok ve tedaviyle iyileşebilecek olanlar da genelde uzman aramaya girişmiyor.
Sf: 25
Sexi bakış
Beden dili birden baştançıkarıcı genç kızdan, incinmiş küçük kıza dönüştü.
Sf: 28
Erken çocukluk döneminde aileden birinin ölümü, travmatik bir boşanma ya da sevilen bir kediyi yitirme şeklinde olabilirdi bu kayıp. Onun teorisine göre bu tür çocukluk deneyimleri hastaları hayatlarının ilerleyen döneminde ayrılıklara ve kaybetmeye karşı fazlasıyla kırılgan hale getiriyordu. Lochton çocukluk kayıplarının, kaygıdan depresyona, saplantıdan takıntıya, çoğu psikiyatrik semptomu açıkladığına inanıyordu.
Sf: 31
Çok garip, sex yaparken bu erkekler beni gerçekten seviyormuş gibi geliyor…
Her zaman ne hissettiğimi bilmek istiyorsun, gözlerinde o bakışı görüyorum.
Çocuklukta karşılanmayan duygusal ihtiyaçlarını telafi edebilmek için cinselliğini dışa vuruyor.
Sf: 34
Bana hastalar konuşurken, ilgi ve anlayışını belli etmek için göz teması kurmam ve hastanın konuşmasını bölmeden dinlemem öğretilmişti.
O sehpanın etrafını dolaşırken, benim kalbim gümbür gümbür atmaya başlamıştı. Kapıya doğru gerilemeye başladım. Yakalayacak mıydı beni? Sarılacak mıydı? Deli gibi davranıyordu. Seansın kontrolünü tamamen yitirmiştim.
Sf: 35
Acaba bu acemi psikiyatristlerin hayatında bir geçiş töreni miydi, yoksa ben devasa bir taktik hatası mı yapmıştım?
“Bunu sana ödeteceğim, Small. Asla unutmam ben.”

Bebek aşkı
Onun gruptaki insanlarla ilgili duyguları konusundaki açıkyürekliliğine hayrandım. Birinden hoşlanmadığı zaman o kişiden bunu hiç saklamazdı. Varlıklı bir aileden geliyordu ama bu konuda sevimsiz davranmazdı. Zekiydi ve kimi zaman kontrolden çıkan rekabetçi bir yanı vardı. Ayrıca çapkınlığıyla da ünlüydü.
“Mike Calhoun’un ne kadar moron olduğuna inanmıyorum” dedi. “Geçmişine dair anlattığı hikâye öyle uydurmaydı ki kendi bile inanmadı.”Sf: 105
Siz istediğinize inanın. Benim başka hastaları görmem gerekiyor. Size Dr. Small ile konuşmanızı öneriyorum.” Sonra da odadan fırlayıp gitti.
Pam’in hastaya olumlu tutumu da buraya kadardı demek.
Sf: 107
“Seni psikiyatri polisine mi ihbar etsem acaba?”
Sf: 108
Hamilelik bazı kadınlara ise üreme veya bir erkeği elde tutma gücü gibi bir güç verir.
Sf: 110
O zamanlar ben evin bebeğiydim ve çok özel muamele görürdüm. Herkes beni çok sevimli ve olgun bulurdu.
Sf: 111
Akıl sağlığı profesyonellerinin çoğu kısmen kendi kişisel çatışmalarına çözüm bulmak için bu alana ilgi duyarlar.
Sf: 113
kendisi üstün durumdayken rekabetçi takılmalar iyiydi hoştu ama üstünlüğü kaybedince arkasına bakmadan kaçıyordu.
Anne ayrıca evlenmeme konusundaki tavrının da Gordon’un kendisiyle evlenmek istemeyebileceği korkusu karşısında geliştirilmiş bir savunma olduğunu anladı.
Sf: 117
Onun adına çok sevinmiş ama kendi adıma biraz utanmıştım. Doğrusu Anne’in haklı olabileceği fikrine yeterince şans vermemiştim.
Sf: 126
Sessizliğin tedavisi
Öfkesi teslimiyete dönüşmüştü.
Sf: 128
Bipolar bozukluğu olan kişiler hipomanik ve manik episodlar sırasında sık sık sıradışı yaratıcılık patlamaları sergiler. Vincent van Gogh, Paul Gaugin, Jackson Pollock, Mark Twain, Ernest Hemingway, William Faulkner, Ludwig van Beethoven, Robert Schumann ve Brian Wilson de dahil, en ünlü ressam, yazar ve müzisyenlerimizden bazılarında bu hastalığın olması şaşırtıcı değildir.
Sf: 132
Toplantımız için ofisinde beklerken onun nam salmış, anlaşılmaz yazılarla dolu kara tahtasına bakarak yazdıklarını deşifre etmeye çalıştım. Yazılanlar ya deha ya da delilik ürünüydü ki adamın cazibesi de zaten oradan geliyordu.
Sf: 140
Küçülen penis
Kapıda dururken vücut dili bana acele içinde olduğunu ve bu işi hemen bitirip gitmek istediğini söylüyordu.
Sf: 145
Freud sexi birincil sosyal aktivitemiz olarak görürdü ve onu basit bir cinsel birleşmenin çok daha ötesi olarak tanımlardı. Cinsellik gücün bir sembolü olabilir ve güçlü insanlar -milyarderler, politikacılar, ünlüler- fiziksel olarak çekici olmasalar bile, genelde sexi diye algılanırlar.
Sf: 148
Çoğu zaman sadece obsesif, öfkeli, zeki bir avukat gibi görünüyordu; tıpkı tanıdığım pek çok avukat gibi.
Sf: 150
Depresyon olabilirdi, stres olabilirdi ya da başka pek çok şey olabilirdi ama davranışları altta yatan bir psikoza işaret ediyordu ve çoğu psikotik insan gibi o da açılıp kafasının içinde olup bitenleri bana anlatamayacak kadar savunmacıydı.
Psikoz gerçeklikle ilişkiyi yitirme şeklinde tanımlanır. Psikotik insanlar halüsinasyon görebilir, yani gerçekte olmayan sesleri duyabilir, görüntüleri görebilirler. Ayrıca kuruntuları, yani hatalı birtakım sabit inanışları vardır ki bunlar, düşünce izleyen Marslılar gibi paranoyak inanışlardan tutun da ünlü bir rock yıldızı, hatta İsa oldukları gibi görkemli fikirlere kadar değişiklik gösterebilen çeşitli kılıklarda ortaya çıkabilir.
İnsanı pek çok şey psikotik yapabilir. Psikiyatrist genelde öncelikle tıbbi hastalık ihtimallerini gözden geçirir sonra akut mani, psikotik depresyon ya da şizofreni gibi çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkları değerlendirir. Hastanın kuruntularının yapısı, bu hastalıklardan hangisi olduğunu ayırt etmede işe yarayabilir. Depresyonlu hastalarda genelde somatik kuruntular görülür. Yani hasta vücudunun bir şekilde hastalıklı, anormal ya da değiştirilmiş olduğuna inanır. Kimi zaman korkunç bir suç işlemiş ve ağır biçimde cezalandırılması gerekiyormuş gibi abartılı pişmanlık duyguları yaşar. Buna kıyasla psikotik şizofrenler daha tuhaf deneyimler yaşarlar ve düşüncelerinin radyodan yayınlandığına inanabilirler. Bazen kafalarında iki ya da daha çok kişi arasında geçen konuşmaları duyarlar.
Sf: 151
Hafta boyunca Steve’den haber alamayınca ilaç tedavisinin ya iyi gittiğini ya da ilacı hiç almadığını düşündüm. Bir sonraki randevuda hangisi olduğunu öğrenecektim.
Sf: 154-155
İçimden ona aynanın arka tarafını çevirip büyüten kısmıyla bakmasını söylemek geldi. Bu sevimsiz espri aklıma geldiği anda anladım ki düşündüğüm şey aslında kendi düştüğüm tuhaf durumun yarattığı kaygının bir ifadesiydi. Freud mizahın kaygıyı ve bastırılmış dürtüleri azaltmaya yarayan etkili bir savunma mekanizması olduğuna inanırdı. Kahkaha bu rahatsızlık verici duyguları bir anlamda keyifli duygulara dönüştürür. Tıp ortamında kara mizah yaygındır ve bu, hekimlerin insana ağır gelen trajedi ve hastalıklarla başetmesine yardımcı olur.
Sf: 156
Her ne kadar çoğu şizofreni hastası işini ve ilişkisini sürdüremeyecek kadar düzensiz olsa da istisnalar da vardı. Bir şizofreni hastası çok zekiyse üstün bilişsel yetileri psikotik düşüncelerini kontrol etmesine yardımcı olur ve bu kişiler (en azından çoğu zaman) görünürde normal bir hayat sürdürürler.
Sf: 159
Delicesine endişeli
Canım sıkılmıştı çünkü Gigi hâlâ bir hafta önceki mesajıma karşılık beni aramamıştı. Görüşmek istiyordum onunla. Çekiciydi, komikti, akıllıydı, en önemlisi de, benimle ilgileniyormuş gibiydi.
Kardeşim partiyi veren arkadaşını aramış, arkadaşı Gigi’yi partiye getiren kendi arkadaşını aramış, o da Gigi’yi arayarak numarasını verip veremeyeceğini sormuştu. Bir buluşma ayarlamak için bir sürü saçma sapan telefon konuşması yapılmıştı.
Reidel’in değerlendirmesinde çocukta uykusuzluk ve anksiyete çıkmıştı ve Reidel bu gencin semptomlarının otoriter, müdahaleci anneyle de ilişkili olduğunu düşünüyordu.
Rahatsızlık verici bir sessizlikten sonra Reidel, “E, sen nasılsın Gary?” dedi.
Sf: 160
Diğer bir deyişle hasta hayatının önceki dönemlerinde başkalarına -genelde anne babasına- hissettiği duyguları terapiste nasıl aktardığını öğrenir. İdeal durumda terapi bittiğinde hasta hayatına devam eder. Ne var ki aktarım duyguları güçlüdür ve bazen yaşam boyu varlığını sürdürebilir. Analizden sonra insan eski terapistine rastlarsa bu, tedavi sırasında tesadüfen ortaya çıkan yüzleşmeler kadar rahatsızlık verici olabilir.
Sf: 164
“Ama Michael’da yoktu böyle bir şey. Işığa duyarlılık, baş ağrısı… Her ikisi de tümör kaynaklı beyin ödeminin göstergesi olabilir. Hatta belli mi olur, belki gliyoblastom görme sinirini etkiliyordur.”
Vay canına, bu kadın tıp jargonuna sahiden hâkimdi ve gösterişini yapmayı da seviyordu.
Sf: 170
Munchausen sendromu olabilirdi. Bu kişiler dikkat çekmek için hastalıklar uydururlar. Carol’da ayrıca klasik histrionik kişilik, yani uzun süreli yapıda kronik dikkat çekme ve duygusal uyarılabilirlik de vardı.
“Evet. Bu çocuklar öğrendikleri hastalıkları takıntı haline getiriyorlar ve bence Michael’a olan da böyle bir şey. O zaten her zaman etkiye karşı duyarlı ve açık biri olmuştur.”
Tıp öğrencisi hastalığı diye de bilinen medical studentitis’in doktorların neredeyse yüzde 60’ını, eğitimlerinin bir noktasında etkilediği düşünülür. Bu hipokondrinin bir çeşididir.
Sf: 175
Fark ettim ki Michael tıp öğrencisi hastalığı tanısını yutmayınca Carol konuyu kendi ağrılarına çevirmişti.
Sf: 180
Rahatsızlıkları nüksetse bile hiç değilse her gece ev ziyareti yapabilecek biri vardı.
Sf: 184
Gözleri tamamen kapalı
Gerçeklere odaklanarak duygu yüklü bir durumu sadece ilginç bir problem olarak ele alabilir, duygularımızdan uzak kalabiliriz.
Sf: 193
Saplantılı, kontrolcü bireyler çoğunlukla öfkeyi doğrudan ifade etmekten kaçınır çünkü bunun tehlikeli olduğunu ve taşkınlığa dönüşebileceğini hissederler. Jason da babasıyla tartışması kızıştığında böyle hissetmiş olabilirdi. En sonunda babasıyla yüzleşip içinde biriktirdiği öfkeyi boşaltınca babasına fiziksel zarar vermenin eşiğine gelmişti ki bu da kabul edilebilir bir şey değildi; en azından bilinçdışı bir düzeyde. Kendisine engel olabilmek için zihni Jason’u kör olduğuna inandırmıştı. Bu sayede yumruk atıp babasını incitemeyecekti.
Sf: 200
Jason psikoterapiye ve antidepresanlara birkaç yıl daha devam etti ve ilerleme gösterdi ama kökleri derinlere inen pek çok obsesif kompulsif yanı varlığını sürdürdü.
Sf: 202
Beyin sisi
İki gerçeklik de eşit derecede sahici geliyorsa insan hangisine inanacağını nereden bilir?
Greg karşımda bacak bacak üstüne attığında, timsah derisinden ayakkabıları gözüme çarptı; muhtemelen benim aylık ev taksitimden pahalıydı. Acaba az para mı alıyordum bu adamdan?
Sf: 203
beynim ağır çekimde düşünmeye başlıyor sanki. Hani gece yoğun siste araba sürersiniz ya? İşte öyle bir his.”
Sf: 206
Potansiyel bir bağışçıya çek defterini -şimdilik- kaldırmasını söylemek beni kahretse de
Benim işimde mesele ne yaptığın değil, son zamanlarda ne yaptığındır.”
Sf: 209
Zaman zaman ofisinin dinlendiğinden şüphelenen Larry’nin konsültasyonları ve gözetim seanslarını Batı Los Angeles Veterans Affairs Tıp Merkezi Kampüsü’ndeki yürüyüşlerde yapmak gibi bir alışkanlığı vardı.
Sf: 210
Ama bazen vaka sıradışı veya komplike olduğunda ben kendime senin bana güvendiğin kadar güvenemiyorum.”
Sf: 211
Acaba şüphecilik ve paranoid düşünce hangi noktada bizi gerçek tehlikelerden korumaktan çıkarak, hayatlarımızı ele geçirmeye, işlevselliğimizi yitirmemize neden oluyordu?
Sf: 213
Örneğin, anksiyetesi olan insanlar uykuya dalmakta zorluk çekerken, depresyonu olanlar geceleri uyanır ve yeniden uyumakta zorlanırlar.
Sf: 213-214
Ayrıca bir limuzinle stüdyoya gidip film yıldızlarıyla bir arada olma fikrinin cazip geldiğini de itiraf etmeliyim.
Sf: 214
VIP’ler -rock yıldızları, politikacılar veya diğer nüfuzlu insanlar- tıbbi yardım almaya kalktıklarında her zaman en iyi yardımla karşılaşmazlar. Hatta aldıkları yardım genelde standart altıdır. Önemli hastalar hekimlerini idare etmeye çalışabilirler, bazı doktorlar da hastaya karşı çıkamayacak kadar şöhretli insan hayranı olabilir. VIP’lerin gereğinden fazla ilaç yazan, eksik tanı koyan, hatta hastalarının sosyal hayatına kapılan doktorları olmuştur.
Sf: 217
İş stresinden, zorlantılı su içme diye de bilinen polidipsiye dönüştü. Nispeten ender rastlanan bu rahatsızlık su intoksikasyonuna ya da zehirlenmesine yol açabilir. Hastanın sindirdiği suyun miktarı böbreklerin atabileceği miktarı aşar.
Sf: 219
Acaba tıbbi bir neden araştırmam gerekirken, kişiler arası ilişkilerde akla gelmedik bir tetikleyiciyle, işle ilgili bir stresle fazlaca mı ilgilenmiştim?
Kariyerimin başlangıç dönemlerinde olsa Greg’deki polidipsiyi keşfetmemin bu kadar uzun sürmesinden dolayı kendime muhtemelen epey yüklenirdim. Ancak yıllar içinde elde ettiğim tecrübe bana artık bir perspektif kazandırmıştı. Greg gibi vakaların karmaşık olduğunu biliyordum.
Sf: 221
En basit olasılıklar asla göz ardı edilmemeli doçentliği almamda işime yaramıştı. Bu tavsiye aynı zamanda hastamın su içme sorununu tespit etmeme de yardımcı olmuştu.
Gigi’nin okuduğu çok sayıdaki çocuk yetiştirme kitabından da bildiğimiz üzere çocuklar incindikleri zaman veya bir kriz anında psikolojik travmayı minimuma indirmenin sırrı, serinkanlılığı ve birliği korumaktı.
Filmin konusu da Bruce’a rüyalarında musallat olan kişisel çatışmalarla büyük ölçüde örtüşüyordu çünkü Pinokyo da babasının ilgi göstereceği “gerçek bir oğula” dönüşmek istiyordu.
Bizler hayatta çoğu zaman korkumuzu yenmek ve korkunun altında yatan çatışmaları çözümlemek için en korktuğumuz şeylerin peşine düşeriz.
Sf: 254
Sf: 255
Sf: 256
Sf: 257
Sf: 258
Ray istediğini elde edebilmek için mağdurlarının duygusal ihtiyaçlarını fark etme ve tatmin etmede çok becerikliydi.
Kimi zaman da alışveriş sepetinde unutulan derginin parasını geri dönüp verme zahmetine girmeme şeklinde ortaya çıkabilir.
Ancak erkeklerin yüzde 6’sını, kadınlarınsa yüzde 1’ini etkileyen ileri sosyopatinin nedeni bilinmiyor. Bu rahatsızlık çocuklukta başlar. Yangın çıkaran ya da hayvanlara işkence eden çocuklar sosyopattır. Bu durum yetişkinlikte de kronik yalancılık ve aldatma şeklinde devam eder ve ömürboyu sürer. Antisosyal kişilik bozukluğunun şiddetine bağlı olarak semptomların bazıları ilaçlarla, psikoterapiyle veya her ikisiyle tedavi edilebilir. Ancak sosyopatinin derecesi ileriyse tedavisi yoktur.
Sf: 260
Ray’in aldatmacasının boyutlarını kavrama konusundaki başarısızlığımın, mutlu bir aile erkeği olarak onunla gereğinden fazla özdeşleşmemle bir ilgisi olabilirdi.
Bitimsiz alışveriş
Semptomların ardına gizlenen acı verici hisler ve anılarla yüzleşmek kolay değildir. Bu rahatsızlık verici duygulardan kaçınabilmek için hastanın zihni kimi zaman onu iyileştiği ve artık terapiste ihtiyaç duymadığı yönünde kandırır. Hasta böylece asıl sorunu deşen terapisti aradan çıkararak, kendisini gerçekte rahatsız eden şeyi bastırmaya ya da unutmaya devam eder.
Sf: 265
Halbuki ben çok tutumluyum. Sadece indirimlerden alışveriş yapıyorum. Dün Saks’da her şeyde yüzde 40 indirim vardı, Saks First kartını kullanırsan, onunda üzerinden yüzde 15… Ki ben de kullandım tabii. Aptal mıyım, tabii ki kullanırım. Neredeyse beş dolara muhteşem, siyah bir Dolce elbise aldım… Tamam, beş değil, 900 dolara…
Sf: 267
“Tam bebek yani. Üstelik işimi de kıskanıyor! Sürekli ofisimi arayıp ‘özledim seni’ falan gibi aptalca şeyler söylüyor ama ben biliyorum ki aslında bir şekilde kendini işime dahil etmeye çalışıyor.”
Ne zaman bir şeyler keşfetmenin eşiğine gelsek Brenda konuyu değiştiriyordu.
Sf: 272
Sf: 275
Sf: 276
Üstelik bir bağımlılık hakimiyeti ele geçirirken, beynin karar alma ve muhakemeden sorumlu ön lobu giderek hakimiyeti kaybeder.
Sf: 282
Sf: 283
Sf: 284
Sf: 287
Sf: 290
Sf: 294
Sf: 295
Bu tavrın sonuçları son derece yıkıcı olabilir. Hastalar kendilerinden şüphe ettikleri ve utandıkları için toplumdan uzaklaşırlar. Tedaviye yanıt verebilecek pek çok kişi hiçbir sorun yokmuş gibi davranarak yardımı reddeder.
Sf: 296
Sf: 297
Sf: 300
Sf: 304
Sf: 305
Sf: 307
Sf: 312
Sf: 314
Sf: 315
Yetersizlik duygusu, özellikle araştırma ve pratikte aşina olmadığım alanlara girdiğim zamanlarda geri dönüyordu ama sonuçta herkesin dönem dönem bu hislere kapıldığını düşünüyordum.
Sf: 316
Sf: 317
Sf: 319
Sf: 323
Sf: 325
Sf: 326
Sf: 327
Sf: 329
Sf: 333
Related posts
Kategoriler
- ★ sinek ilacı (29)
- ★★ kötü (99)
- ★★★ güzel (111)
- ★★★★ önerilen (77)
- ★★★★★ şaheser (26)
- didaktik (26)
- eylencelik (23)
- film (1)
- hayat kanunları (19)
- hikaye (148)
- kitap (155)
- kokucuk dosyası (50)
- korona günlükleri (4)
- Parfüm (383)
- röportaj (3)
- tefrika (19)