Aslında ne kendiliğinden bir mutluluk vardır, ne de kendiliğinden bir hüzün. Ben ne kadar üzülürsek o kadar sevindiğimize inanırım; ne kadar kibirli yaşarsak, o kadar da ezildiğimize…

Bir ekolayzır düşünün, sizin ekolayzırınız. O ışıklı, rengarenk çizgiler de duygularımızı yansıtsın. Karşıt duygular hep yan yana bulunsun. Ağlamanın yanında gülmek olsun. Önce ağlayacağız belki çok sıkılacağız; o tam dolup da doyuma ulaştı mı bu sefer de güleceğiz. Umarsızca ve rahatlayacağız. Elbette ki bu mutluluk ekolayzırı dolana dek sürecek, ondan sonra yine karşıtı, yine hüzün.

“….Gülebildiğin kadar mutlusun üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin sakın bitti sanma her şeyi sevdiğin kadar sevileceksin…” – Can Yücel

Baba: Bu yazıya yorum ve eleştiri yapmamıştır.

Yaşamın Renklerini Koruyalım Mayıs 2004 haz®eti
Doktrin: “Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir. Ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.” – Arthur Schopenhauer