kömür tozunun karanlık kokusu… Kışın kömür sobasının külünü dökmeye indiğinizde, kül kovasına yağan yağmur damlaları sonrası ortaya çıkan kesif koku. Benzerini koklamadığınız türden karmaşık. Bir niş parfümden beklendiği gibi davranıyor. Ukala bir tarzı var. Üstünüzde bunu koklarlar: “Bu nasıl parfüm?” derler. Sen bile bir parfüm olduğuna inanamazsın. Niş kokuları tanımayan burun acı açılışından sonra ikinci kere kullanmayı reddedecektir. Kasvetli, soğuk, burnu havada, acımasız birisinin kokusu. İsmine çok uyuyor koku: Zalim emeller!
Orta notalara gelindiğinde yağmur yemiş odunlar yükseliyor. Küflenmiş, üstlerine mantarlar yer etmiş, böcekler oyarak içine yuva yapmış ağaç kovukları. Çok iyi Gaiac ahşapları kokladım. Onlar gibi yumuşak olduğunu söyleyemem. Bu çok sert! Özellikle M. Micallef – Gaiac ile kıyaslandığında. Papirüs bitkisinden elde edilen nemli kağıtlar gibi kokuyor. Yaş mukavva, yağmur altında kalmış karton koli kokusu… Castoreum* şu sıralarda yukarı çıkıyor. İkinci saatte kokuya az da olsa tatlılık geldi. Şişe kolanın teneke kapağı gibi kokuyor. Şişe kolanın kapak lastiğinde hapsolmuş şekerli kokuyu çağrıştırıyor. Kimi zaman vetiver kendini üste atıyor, kimi zaman da yumuşak çikolata jelatini kokusu burnumu gıdıklıyor. Üçüncü saatte koku vajina sıvısını andırıyor. Çaya batırılmış bisküvi gibi kokuyor. Çok ilginç, kokuyu Shalimar’a çok benzettim. Fakat kesinlikle onun kadar baharatlı değil. Onun da bazı versiyonlarında Castoreum kullanılmıştı. Belki de bu yüzden… Dördüncü saatte koku bayat limon şekerlemesi gibi kokuyor.
Sonlara gelindiğinde koku bir çok kullanışımda zayıflıyor gibi gelse de çevredekilerden aldığım geri bildirimlerde fark edilirliğin yüksek olduğu yönündeydi. Bana tene yakın kalıyor gibi gelmesi, kokuya alışmam ya da tenimi yakından koklamaktan hoşlandığım için olabilir. Kokuyu kokladıkça daha çok koklamak isteyeceksiniz. İçinde kullanılan hayvansal elementler o kadar gerçekçi ki etrafınızdakilerde de aynı etkiyi bırakacağına inanıyorum. İlk kez gül kokusunu beşinci saatte alabiliyorum. Parfümde birçok koku birbirinin arkasına saklanmış gibi. Tam “bir kokuyu net aldım” diyorsunuz o koku geri plana çekilip başka koku yukarı çıkıyor; bu da kokuyu benzersiz kılıyor. Birçok niş parfüm bunu başarır. Evet. Ama hiçbiri bu kadar keskin hatlarla Cruel Intentions gibi kendisini sevdiremez!Pozitif:
1) Muhteşem koku değişimi deneyimi. Her saat farklı parfüm koklayabilirsiniz.
2) Benzeri olmayan bir lezzeti var, yemek istercesine kendini koklatabiliyor.
Negatif:
1) Açılışında ortaya çıkan ıslak kül benzeri itici kokular uzun süre dağılmıyor.
Notalar:
Üst: Gül, Menekşe, Afrika portakal çiçeği, Bergamot.
Kalp: Gaiac ahşabı, Öd ağacı, Papirüs bitkisi.
Baz: Vetiver, Misk, Sandal ağacı, Amber, Castoreum, Storax reçinesi.
Tip: Çiçeksi, Oryantal, Baharatlı, Tatlı, Odunsu.
Cinsi: Unisex
Üretim: Yeni Formül
Çıkış Yılı: 2007Koku rengi: Grafit
Referans: Islak Kül
Konsantrasyon: Eau de Parfum
Parfümör: Sidonie Lancesseur
Doktrin: “Bir hikaye bir insanı ölümsüz yapabilir.” – Honore de Balzac
Related posts
4 Comments
Adsız için bir cevap yazınCevabı iptal et
Kategoriler
- ★ sinek ilacı (29)
- ★★ kötü (99)
- ★★★ güzel (111)
- ★★★★ önerilen (77)
- ★★★★★ şaheser (26)
- didaktik (30)
- english (10)
- eylencelik (24)
- film (1)
- hayat kanunları (19)
- hikaye (151)
- kitap (156)
- kokucuk dosyası (50)
- korona günlükleri (4)
- Parfüm (383)
- röportaj (3)
- tefrika (19)
hayvansal bir açılış ile kişiyi anında cezbederek etkisi altına aldığı gibi "ben ukalayım, egoistim." diyen bir yapısı var. kişinin üzerinden çıkmak istemeyen bir kıyafet gibi, bir ara gidecek gibi dursa da; bu defa odunsu koku ile geri dönüş yapıyor. etkisini son ana kadar hissettirdiği gibi sürekli koklama isteğini uyandırıyor. işte bu koku ile hayallerini zorla.
"mantık sizi â noktasından b noktasına götürür. hayal gücü ise her yere."
kapağı açılmış tükenmez kalemin dökülen mürekkebi gibi, bu mürekkep gazeteye dökülmüş gibi ama çok seksi bir koku. bu isim tam da bu kokunun ismi olmalıymış zaten. ben erkekte daha çekici bulsam da, bu kokuyu kullandığım günlerde çok dikkat çekiyorum. kokunun verdiği güven diye bir kavram varsa, bana bunu yaşattığı kesin. açıkçası sonuna kadar ben koklamalıyım ve etrafa yayılması çok da cazip değil benim için. kömür ve kurum zaten güzel özetliyor parfümü. cildim kuru olduğu için kalıcılık maalesef düşük oluyor bende. etrafta bu kokunun benzerini duymamış kişiler, böyle parfüm kokusu olacağına ihtimal vermedikleri için sanırım farkedemeyebiliyorlar, ama tüm burnu keskin arkadaşlarım, ben bile unutmuş ve duymuyorken hayran hayran sordu ve bu da farkedildiğini gösterir.
Cruel İntentions benim için çok özel, çok ayrı bir parfüm… Ard arda kokladığım birçok parfümün arasından çekip çıkardığım, beni 'işte bu koku!' diye düşündürmüş bir parfüm… Parfümlere ve kokulara olan merakım onu ilk kokladığım anda başladı. Ve sonrasında kendi kulvarındaki hiçbir parfüm bu kadar teslimiyetçi yönümü kamçılamadı. Viskiyi hiç sevmediğim halde bana onu çağrıştırıp kendini sevdirebilmişti. Parfüm; çürük, kuru, asitli, alkollü, baskın, asi gibi ilerlemesine rağmen kokuyu sindirdikten sonra ilgi çekici ve istek uyandıran bir kimliğe bürünüyor tezat olarak… Sonları ise tamamen fantastik ayarda, ona teslim olmaktan ve bu durumdan keyif almaktan başka çare bırakmıyor. Fark edilirliği ve kalıcılığı çok asi düzeyde keza burnuma değen sıvısı uzun süre boyunca her yer o korkuyormuş hissiyle kaldı. O, parfümlerin arasında onlar gibi görünen aslında hayali bir mucize şişesi sanki, ayrı bir iksir gibi; himayesi altına alan zehirli bir iksir… Ondan beslenen her parfüm ona atfedilerek tasarlanmış sayılmalı. Kullanmaktan çekinmediğim bir koku, ne kadar maskülen olsa da… Ruhundaki çekicilik cinsiyet ayrımına müsaade etmiyor zaten. Kesinlikle çok karmaşık, bu yüzden onu herkesin irdeleyebilmesi oldukça güç. İçeriğinde nelerin olduğunu çıkarmak zor, her aşamasında farklı bir oyuncusu sahneye giriyor. Elementleri hakkında yorum yapmak benim boyumu aşıyor ki zaten anosmi en derininden başlayıp tüm çaplarını muntazam şekilde anlatmış. Benim aklıma gelmemiş olan her gözüme değen elementi hak vererek okudum. İnsanı kendi içine çeken bir parfümün aynı etkiyi yarattığı hikaye de bir eser olmaya değer…
Bir hadise var…