Yumuşak bir sandal pembesi var ama ismini okumasam sandal der miydim bilemiyorum. Fakat gri tütsü dumanını ve ezilmiş yeşil dalları yazmam gerekir. Üst notaları yanık odunsularla uğurluyoruz…
Orta notalara gelindiğinde eczaneye ilk girdiğinizde burnunuza vuran asetonsu ilaç kokuları. Kokuda nedense kimyalı, eczalı, yapay aromalar alıyorum. Sentetik tatlar içeriyor.
Sonlara gelindiğinde tatlı sandalla son buluyor. Ancak sentetik yapı parfümün peşini bırakmıyor.
Benzerlikler üzerine;
Creed – Royal Oud: Sonlarda beraberler.Pozitif:
1) Sonları yumuşak ve güzel.
Negatif:
1) Daha odunsu sandal beklerdim. Daha sandalsı odun beklerdim.Notalar:
Üst: Ambroxan, İris, Menekşe. (ck: yeşil dallar, tütsü)
Kalp: Kakule, Deri, Papirüs. (ck: sentetik tatlar)
Baz: Sedir, Sandal ağacı. (ck: sandal)
Tip: Yeşil, Baharatlı, Pudralı, Odunsu, Dumansı.
Cinsi: Unisex. %70 Maskülen – %30 Feminen
Üretim: Yeni Formül
Çıkış Yılı: 2011
Koku rengi: Açık Pembe
Referans: Sandal Tütsü
Konsantrasyon: Eau de Parfum
Parfümör: Frank Voelkl
Doktrin: “Ben kaybettiğime ağlayayım, sen kaybettiğine ağla.” – Birhan Keskin
Related posts
3 Comments
Bir Cevap YazınCevabı iptal et
Kategoriler
- ★ sinek ilacı (29)
- ★★ kötü (99)
- ★★★ güzel (111)
- ★★★★ önerilen (77)
- ★★★★★ şaheser (26)
- didaktik (26)
- eylencelik (23)
- film (1)
- hayat kanunları (19)
- hikaye (148)
- kitap (155)
- kokucuk dosyası (50)
- korona günlükleri (4)
- Parfüm (383)
- röportaj (3)
- tefrika (19)
şimdi beni uçurumdan atsan
düşene kadar aklımdaki tek şey
sırtıma değen ellerin olurdu
Ahmet Telli
Küçücük bir mısra, kocaman bir şiiri özletti. "Bir yerden aşağı, çok aşağı düştüm.
Zaman, solgun ve gri bir koridordu.
Orada çok üşüdüm..
Kimseden çıkartmadım öfkemi, saçlarımı uzatmak için kimseye söz vermedim.
Kimseye yakın değilim inan susmaktayım, uzağında değilim unutmanın..
Bir kuşun anısı kalmış bende, saklı.
Bundan gözlerimdeki kayalık,
İçimdeki serseri buzullar.
Dürtme içimdeki narı,
üstümde beyaz gömlek var..
Ben seni hep sevgilim, ben seni hep, yüzünden geçen dalgalardan okudum.
Gözlerine sevgi okudum ellerine şefkat okudum.
Annen seni inkar etmişti, aldım etime dokudum..
Neşeyle yaptıklarımdan geçtim.
Kederle durulan yere geldim.
İnce uzun bir öfkenin sessiz ipiyle.
Günün saf ışığının altına çömeldim.
Yenildim ben, unutuldum ve üzgün değilim inan.
Büyüktü çünkü onların dünya arzusu.
Benim otların sesiyle kaplı kalbimden.
Söktüm atımı söğüdün gölgesinden.
Şimdi yol benim yeniden..
Biz seninle yoldayken yanımızda,
Ovalar, ağaçlar; titreşen rüzgarlar akmıştı.
Bir yolumuz olduğunu, o zamanlar biliyor muyduk?
Kar şiddetle rüzgarla büyük kırgınlıkla, vardı gece yarısı dağlarında.
Gelemem artık yanına.
Ben kaybettiğime ağlayayım, sen kaybettiğine ağla..
Seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp.
Sanki senden bahsetmiyormuş gibi yapıp.
Sanki benden bahsetmiyormuş gibi yapıp.
Hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi.
Fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana.
Seni bir yabancı gibi karşıma alıp.
Bunun dayanıklı bir şey olmadığını.
Sürekli kılınamadığını,çünkü aşkın.
Yapılan bir şey olmadığını,
Başlangıçta bir melek konduğunu.
Sonunda bir kelebek öldüğünü,
Yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın.
Bir korkular ve alışkanlıklar bütünü olduğunu,
Bütün bunları sana.
Nasıl anlatacağım?..
İnsan ölebildiğine göre, kendinden bile soğuyor. Benden asla vazgeçmez dediğimiz âşıklarımız bizden soğumuyor mu? Biz kendi aşklarımızdan soğumuyor muyuz? Yani ben şimdi bunları söylemeyeyim mi. Artık her şey tüccarların elinde değil mi yani? Dünya hakikaten giderek daha katı bir yer haline gelmiyor mu?" Birhan KESKİN… -anımsattıklarınız için teşekkürler –
Bu yüzden seviyorum seni, bu yüzden değil
o kadar neden var ki, o kadar az,
böyle olmalı aşk
kuşatan, genel
üzgün, müthiş,
bayraklarda donanmış, yaslı,
yıldızlar gibi çiçek açan,
bir öpüş kadar ölçüsüz.
Pablo Neruda