Az baharatlı bir tatlı sıvı geldi. Gri renkli, serin bir dumansılık. Tütsü… Yeşil biber.
Orta notalara gelindiğinde sekoya ağacı ve hafif vanilya alıyorum.
Sonlara gelindiğinde ortaların hafiflemiş hali. Karabiber ve hafif anason.Pozitif:
1) Gri mum kokan Serge Lutens – Gris Clair’e benzeyen yanları.
Negatif:
1) Düşük kaliteli materyal kullanılmış parfümlerde alttan gelen paçuli benzeri belirsiz koku ilk yirmi dakikada karşımıza çıkıyor.Notalar:
Üst: Portakal çiçeği, Kırmızı elma. (ck: baharatlar, tütsü, biber)
Kalp: Lavanta, Biber, Köknar. (ck: sekoya çınar, vanilya)
Baz: Misk, Paçuli, Vanilya. (ck: karabiber, anason)
Tip: Fresh, Baharatlı, Tatlı, Odunsu, Dumansı.
Cinsi: Maskülen
Üretim: Yeni Formül
Çıkış Yılı: 2011
Koku rengi: Gri
Referans: Tatlı Sekoya
Konsantrasyon: Eau de Toilette
Parfümör: Original Penguin
Doktrin: “Kalbin gerçek, derin barışı ve tüm ruhun huzuru sadece yalnızlıkta bulunur.” – Arthur Schopenhauer
Related posts
5 Comments
Bir Cevap YazınCevabı iptal et
Kategoriler
- ★ sinek ilacı (29)
- ★★ kötü (99)
- ★★★ güzel (111)
- ★★★★ önerilen (77)
- ★★★★★ şaheser (26)
- didaktik (29)
- english (8)
- eylencelik (23)
- film (1)
- hayat kanunları (19)
- hikaye (149)
- kitap (156)
- kokucuk dosyası (50)
- korona günlükleri (4)
- Parfüm (383)
- röportaj (3)
- tefrika (19)
Seni özlediğimiz gibi olmasa da 🙂 Faruk'u da özledik.
Bu resmen gösteripte elletmemek anosmiciğim. Her gün ısrarla girip bakıyorum. Okuyucularınızı daha fazla sabırsızlandırmayınız. İyi haftalar dilerim….
"Hüzne boğan şeyler", "bayram ziyaretinde tanımadığı evin tuvaletinde" olma hissi gibi okura sahneyi yaşatan, adeta orada hissettirecek kadar güçlü duygu ve durum tasvirlerinin tam ortasındayken güldürüşler bu satırların yazarı için "signature" olmuş çoktan… "Yo ben rahatım, inan o kadar rahatım ki!"
Özlemişiz be ya… Şimdi bekle ki ikinci odanın kapısı aralansın.
Odalarda ışıksızım…
Faruk, başınıza yine ne işler açtın 🙂 Bakalım daha ne olaylar, olaylar. Anosmi, bizi çok merakta bırakma.
Faruk arkamdan bağırıyor:
"Dur lan ağaç o, ağaç kütüğü…" Hay o yağlı kütüklere gelesin Faruk…
Faruk'un elinde nereden bulduğunu bilmediğim bir bira şişesi var. Bana uzattı, "İç şunu." dedi. "Açılırsın." Ulan az daha açılsak kumbarayı bozup, yatırıp düzecekler. Daha ne kadar açılabiliriz. Ben bunun derdindeyim. Hatta ondan geçtim, bari az s*kseler… Hem ben bira sevmem ki!..
Öyle güzel ki bu bölümün tadına varmak için 3 kez okudum hikayeyi. Çok eylencelisiniz siz 🙂