Bariz “İso E Süper” molekülüyle açıldı. Karpuz kabuğunu andıran kokular. Kaynak suyu tazeliği.
Orta notalara gelindiğinde tatlı beyaz odunsular… Koku o kadar hafif ki, var mı yok mu anlayamıyorsunuz. Tonka fasulyesi ve beyaz misk. Parfüm çok temiz kokuyor.
Sonlara gelindiğinde koku harika; ancak o kadar zayıf ki not vermekte zorlanıyorum.
Daha kalıcı olmasını umardım. Sucul kokular genelde hafif seyrediyor. Çok sık değişiklik göstermemesi de büyük bir negatif. Orman kenarından akan, içinde rengarenk çakıl taşları bulunan, berrak, tatlısu gibi kokuyor…Pozitif:
1) Koku o kadar güzel ki… Kim tatlısu gibi tatlı, akan su gibi temiz kokmak istemez ki?..
Negatif:
1) Öyle hafif ki; varla yok arası.
2) Sonlar ortaların zayıflamış hali.
3) Çok az değişim göstermek. Öyle olunca aklıma parfümden çok tekdüze kolonyalar geliyor.
Notalar:
Üst: Ambroxan. (ck: iso e süper, karpuz kabuğu, kaynak suyu)
Kalp: Ambroxan. (ck: beyaz odunsular, tonka fasulyesi, beyaz misk)
Baz: Ambroxan. (ck: -)
Tip: Sucul, Fresh, Miskli, Pudralı, Tatlı, Odunsu.
Cinsi: Unisex. %30 Maskülen – %70 Feminen
Üretim: Yeni Formül
Çıkış Yılı: 2008Koku rengi: Açık Mavi
Referans: Tatlı Yağmur
Konsantrasyon: Eau de Toilette
Parfümör: Geza Schoen
Doktrin: “Nadiren karşılaşılan istisnalar dışında bütün kadınlar savurganlığa eğimlidir, dolayısıyla mevcut her servet onların ahmaklığından korunmalıdır; bu serveti kendilerinin kazandığı ender durumlar hariç elbette.” – Arthur Schopenhauer
Related posts
3 Comments
Bir Cevap YazınCevabı iptal et
Kategoriler
- ★ sinek ilacı (29)
- ★★ kötü (99)
- ★★★ güzel (111)
- ★★★★ önerilen (77)
- ★★★★★ şaheser (26)
- didaktik (29)
- english (8)
- eylencelik (23)
- film (1)
- hayat kanunları (19)
- hikaye (149)
- kitap (156)
- kokucuk dosyası (50)
- korona günlükleri (4)
- Parfüm (383)
- röportaj (3)
- tefrika (19)
Tüm neması zeytin sarılı olduğu o gazete parçası…
Benim için en özel bölümüydü kitabın.
Tek yol kalmıştı: Sahtecilik…
Başka hiçbir umarım yoktu, sahtecilik yapmak zorundaydım…
Bütün yollar bana kapalıydı, önümde yalnız tek yol vardı.
Tek yol aslında "çaresiz" kalanların değil. "çaresiz" kaldığını sananların kitabı. Küçük bir şaka yüzünden hayatı tek yol (sahtekârlık) üzerine sapan ve toplum tarafından bu yolda seyreden bir sabıkalının trajikomik yaşam hikâyesini de ele alıyor. Aslında bazı mesleklere göndermeler yapıyor. Sosyal eleştiri söz konusu. Şeyhliğin, polisliğin, hocalığın, subaylığın, müteahhitliğin, müdürlüğün… Birçok mesleğin aslında bizim bildiğimizin dışında görevlerini yapışını daha yapamayışını komik unsurlarla ince bir şekilde hicvederek yani buzdağının arkasındaki gerçekleri anlatır. Artık mesleklerin amaçlara, toplumlara değil; bireylere, bireylerin egolarına hizmet ettiğini belirtir. Sahte Atatürkçülük olayıyla somutlaştırır.
Okunası bir kitap.
ellerinde çakıl taşlarım var.
sıcak kumların üzerinde yürüdüğüm kumlarım.
kendimi vursam karadeniz sahillerine
dinmez yine gönlümün yangınları.
anlamsızca gittin ya,
işte belki de beni mahveden bu gidişlerin ama herşeye rağmen yağmur da var.
Çok sevdiğim rüzgar da
daha uyanmadı martılar
bugün pazar ve ben seni çok özledim